Miras sözleşmesi, "miras bırakan ile karşı taraf arasında yapılan ölüme bağlı bir işlemdir" şeklinde tanımlanabilir. Türk hukukunda miras sözleşmesi, olumlu miras sözleşmesi ve olumsuz (mirastan feragat) sözleşmesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Olumlu miras sözleşmelerinde, miras bırakan mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girer.
Olumsuz miras sözleşmelerinde (mirastan feragat sözleşmesi) ise bu sözleşme ile miras bırakan tarafından bir miras hakkı ortadan kaldırılmakta, mirasçı miras hakkından kısmen veya tamamen vazgeçmektedir.
Miras sözleşmeleri kapsam olarak da tek taraflı ve iki taraflı sözleşmeler olarak sınıflandırılmaktadır. Böyle bir ayrımın yapılması, taraflardan yalnız birinin ölüme bağlı tasarruf yapması veya iki tarafın birden karşılıklı olarak ölüme bağlı tasarruf yapmasından doğmaktadır. Genellikle tek taraflı kurulan miras sözleşmelerinde, sadece bir taraf ölüme bağlı tasarruf yaparken, diğer taraf mirasçı atanan veya lehine mal vasiyet edilen şahıs, bu miras sözleşmesi ile herhangi bir ölüme bağlı tasarruf yapmamaktadır. İki taraflı miras sözleşmelerinde ise iki tarafın da karşılıklı olarak, ölüme bağlı tasarruf yaptıkları sözleşmelerdir. Burada birbirinden bağımsız iki miras sözleşmesi görülür, ancak bunlar tek bir sözleşmede birleşmişlerdir.
Miras sözleşmeleri, taraflar lehine yapılabildiği gibi üçüncü kişi lehine veya hem taraflar hem de üçüncü kişi lehine yapılabilmektedir. Üçüncü kişi lehine yapılan sözleşmelerde taraf olmayan bir kişi vasiyetçiden ölüme bağlı bir hak iktisap etmekte, mirasçı veya musaleh (lehine belirli mal vasiyet olunan kişi) olmaktadır.
Miras sözleşmesi, borç doğuran bir sözleşme değildir, bunun hükmü ırsidir yani mirasa ilişkindir. Miras sözleşmesi ile diğer taraf, vasiyetçinin ölümünden sonrası için bir hak iktisap eder. Bu hak tek taraflı olarak ortadan kaldırılamaz, vasiyetçi tasarrufu ile bağlıdır.
Miras sözleşmesinin yapılabilmesi için, miras bırakanın ayırt etme gücüne sahip ve ergin olması, kısıtlı bulunmaması gerekmektedir. Ölüme bağlı tasarruflarda temsil veya vekalet geçerli olmadığından, ehliyetsiz kişi yerine yasal temsilcisi de bunu yapmaya yetkili değildir. Ancak ölüme bağlı tasarrufta bulunmayan miras sözleşmesinin diğer tarafı temsilci vasıtası ile, miras sözleşmesi yapabilir.
Miras sözleşmesi resmi vasiyet şeklinde düzenlenme şartı bulunmaktadır. Resmi vasiyetnamedeki durumdan tek farkı ise burada her iki tarafın imzalarının da bulunması gerekmektedir.
Miras sözleşmelerinin feshine gelince tarafların karşılıklı anlaşmaları halinde sözleşme feshedilebilmektedir. Ancak böyle bir anlaşmanın yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Burada anlaşma yolu ile fesih hakkı, yalnız miras sözleşmesini yapan taraflara tanınmakla birlikte, üçüncü kişiler ve ilgililer bu hakka sahip değildirler. Sözleşmenin feshinde de kurulmasında olduğu gibi ölüme bağlı tasarrufta bulunan bu hakkını bizzat kullanmalıdır temsil ve vekalet caiz değildir. Buna karşılık, miras sözleşmesinin diğer tarafı bununla ölüme bağlı tasarruf yapmamışsa, fesih anlaşmasını temsilci vasıtası ile yapabilmektedir.
Miras sözleşmeleri bazı istisnai durumlar dışında tek taraflı olarak feshedilememektedirler. Söz konusu istisnai durumlar;
- Vasiyetçinin tek taraflı fesih hakkını miras sözleşmesinde açık olarak saklı tutması,
- Miras sözleşmesi ile lehine ölüme bağlı tasarruf yapılan kişi kendisinin mirastan ıskatını gerektiren bazı fiiller ika etmişse (miras bırakana karşı ağır bir suç işlemişse vs) ,
- Miras sözleşmesi gereğince belirli bir edim ile mükellef olan taraf ( ör. Vasiyetçiye ölünceye kadar bakmakla yükümlü olan kişi) borcunu yerine getirmezse,
- Hata, hile, korkutma gibi bir irade sakatlığı varsa buna maruz kalan taraf,
- Miras sözleşmesinin düzenlenmesinde bir şekil eksikliği varsa
- Vasiyetçi, ehliyeti ve ayırt etme gücü bulunmadığı bir anda, miras sözleşmesini akdetmişse,
Diğer tarafın sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı bulunmaktadır.
Bazı hallerde de miras sözleşmesinin feshine gerek kalmadan, sözleşme kendiliğinden hükümsüz olmaktadır. Mesela miras sözleşmesinin taraflarını oluşturan mirasçı veya musaleh olarak tayin olunan kişinin vasiyetçiden önce ölmesi halinde, miras sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Ayrıca eşler arasında yapılan miras sözleşmelerinde de, eşlerin boşanması veya evliliklerinin feshi halinde, birbirleri lehine yapmış oldukları ölüme bağlı tasarruflar hükümsüz olmaktadır.