Evlatlık, birinci zümreye giren bir mirasçıdır ve evlilik içi çocuk ile aynı miras hakkına sahiptir. Evlatlığın yasal miras hakkının en temel özelliği bunun tek taraflı mirasçılık olmasıdır. Bu demektir ki; evlatlık evlat edinenin yasal mirasçısı olduğu halde, evlat edinen evlatlığın yasal mirasçısı değildir. Evlatlığın ölümü halinde yasal mirasçıları kendi kan hısımları ve eşidir.Bir diğer özellik evlatlık yalnızca evlat edinenin yasal mirasçısıdır. Evlat edinenin kan hısımlarının (babasının, annesinin, kardeşinin vb.) yasal mirasçısı değildir. Çünkü evlat edinme bağı yalnız evlatlık ile evlat edinen arasında bir hısımlık ilişkisi meydana getirir.Evlatlık evlat edinenin yasal mirasçısı olduğu gibi eğer varsa kendi kan hısımlarının da yasal mirasçısıdır.
Anne bakımından evlilik içi çocuk ile evlilik dışı çocuk arasında miras hakkı açısından bir fark yoktur. Çünkü evlilik içi de olsa evlilik dışı da olsa anne ile çocuk arasındaki soy bağı doğumla kurulmaktadır. Bu nedenle de evlilik dışı çocuk, annesinden evlilik içi çocuk ile aynı miras hakkını alır.Baba bakımından ise durum biraz daha farklıdır. Çünkü evlilik dışı çocuk ile baba arasında soy bağının kurulabilmesi için babanın çocuğu hukuken tanıması veya soy bağının kurulmasına ilişkin bir hakim kararı olması gerekmektedir. İşte bu iki yoldan biri ile evlilik dışı çocuk ile baba arasında soy bağı kurulmuşsa, evlilik dışı çocuk baba yönünden evlilik içi çocuk ile aynı miras hakkına sahip olur.
Boşanan eşler birbirinin kanuni mirasçısı olamazlar. Miras bırakanın vasiyetname ile eşi lehine yapmış olduğu ölüme bağlı kazandırmalar sonradan boşanmanın gerçekleşmesi halinde hükümsüz olur. Ancak miras bırakan ölüme bağlı tasarrufu ile bunun aksini emredebilir. Yani boşanama halinde dahi vasiyetnamenin geçerliliğini koruyacağını vasiyetnamesinde belirtebilir.
Evliliğin iptali halinde karı kocanın artık eş sıfatı kalmadığından birbirlerine yasal mirasçı olma sıfatları da kalmamaktadır. Ancak evliliğin iptaline ilişkin dava açılmış olmasına rağmen hakim henüz iptal kararı vermeden eşlerden biri ölürse evlilik ölümle sona ermiş olur. Bu durumda sağ kalan eş ölenin yasal mirasçısı olma sıfatını korur. Buna rağmen mirasçılar açılmış olan butlan davasını sürdürebilir. Evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş yasal mirasçı olamadığı gibi daha önce miras bırakanın yapmış olduğu ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
Nikahsız eş miras davaları ile ilgili olarak miras hukuku içerisinde belirlenmiş hiçbir zümreye ait değildir. Bu nedenle nikahsız eşin mirasçı olabilmesi için ya vasiyetname olması ya da ölüme bağlı bir tasarruf olması gerekir. Nikahsız eşin miras hakkı sözleşme ile mümkün olduğundan nikahsız eşin saklı miras payı bulunmamaktadır. Ancak resmi evlilik bulunmasa bile destek tazminatı istenebileceği kabul olunmuştur. Destek tazminatının, resmi ya da resmi olmayan biçimde evlenme tarihine kadar hesaplanması gerekir. Çocukların mirasçılığı evliliğe bağlı değildir. Evlilik içi ve dışı doğan çocuklar aynı oranda mirasçı olurlar.
Miras bırakanın sağ kalan eşinin miras payı mirasçı olduğu zümreye göre değişiklik göstermektedir. Sağ kalan eş alt soy yani vefat edenin çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın 1/4 sağ kalan eşe ait olacak ve kalan 3/4 çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olur mirasın yarısı sağ kalan eşin kalan yarısı da miras bırakanın annesi ve babası arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasçı olursa mirasın 3/4 ü sağ kalan eşe verilir ve kalan 1/4' te miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları arasında eşit olarak paylaştırılır.
Hayatta kalan eşin ölen eşine mirasçı olabilmesi için ölüm anında aralarında mevcut bir evlilik bağının olması gerekmektedir. Eşin ölümünden önce evlilik bağı sona ermiş ise örneğin eşler boşanmışlarsa sağ kalan eş ölen eşine mirasçı olamayacaktır. Eşler arasında resmi nikah dışında farklı dini/felsefi nişanların mevcut olması eşlerin birbirine mirasçı olmasını sağlamaz.
Boşanma davası devam ederken, ölen davacı eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve davalı eşin kusurunun ispatlanması halinde de davalı eş mirasçılık haklarını kaybeder. Davacı eşin ölümü halinde evlilik kendiliğinden son bulur. Bu nedenle davacının ölümüne rağmen, mirasçılardan birinin devam ettirdiği bu dava, eşlerin boşanmasına yönelik olmayacak, devam edilen davada, boşanmada davalı eşin kusurlu olup olmadığı karara bağlanacaktır.
Boşanma davası görülürken mahkemenin eşler hakkında ayrılık kararı vermesi halinde mirasçılık hakkı devam eder, zira ayrılık kararı evlilik ilişkisine son vermez.
Evliyken yeniden evlenen kişinin ikinci evliliği hakkında mutlak butlan kararı verilmeden önce kişinin ölümü halinde ilk evlilik ölümle sona erdiği gibi; ikinci evlenmedeki eşin iyi niyetli olması halinde ikinci evliliğin de butlanına karar verilemeyecektir. Bu durumda ikinci evlenme de geçerli bir evlenmenin bütün hüküm ve sonuçlarını doğuracak; her iki evlilikteki sağ kalan eş bu sıfatla yasal mirasçı olabilecektir. Bu iki eş sağ kalan eşe düşen yasal miras payını aralarından eşit şekilde paylaşacaklardır.
Mirasçılık sırasına göre miras bırakan kişinin mirası öncelikle eş ve çocuklar arasında paylaştırılır. Buna göre mirastan eş ¼ oranında pay alırken diğer ¾ oranındaki miras her çocuğa eşit olarak paylaştırılır. (atanmış mirasçı olmaması durumunda)Miras paylaştırılırken erkek çocuğun miras payı ile kız çocuğun miras payı eşittir. Buna göre aksi bir tasarruf olmadığı sürece kız çocuk mirastan diğer kardeşleri kadar pay almaktadır.