Türk hukukunda ölen kişinin yani murisin geriye kalan tüm malvarlığı, hak ve borçlarının sahibi mirasçılarıdır. Kredi borcuda murisin mirası reddetmemiş olan mirasçılarına geçen borçlardan biridir. Diğer borçlardan farklı olarak kredi borcunda kredi kuruluşları tarafından hayat sigortaları yapılamaktadır. Bu sigorta kredi çeken kişinin ölümü durumunda geriye kalan kredi borcunu temin etmek için yapılan bir ödeme garantisidir.
Tüm sigorta şirketleri, sigorta yaptıran kişiye bir poliçe imzalatırlar. Bu poliçede yapılan sigortanın hangi durumlarda geçerli olduğu anlatılır. Hayat sigortası yaptırırken, vefat halinde mirasçıların mağdur olmaması için bu poliçe büyük önem arz etmektedir. Birçok sigorta şirketi "kaza sonucu ölüm" dışında bu sigortayı geçerli saymamakta ve mirasçılar sıkıntılar çekmektedir.
Bu hastalıklar yalnızca kanser gibi yüksek risk bulunduran hastalıklar olmayıp, diyabet, tansiyon gibi yaygın ama kontrol altında tutulabilen ve basit görülen hastalıkları da kapsamaktadır. Bu hastalık sebeiyle vefat edilmesi durumunda sigorta şirketleri krediyi ödemeyi reddedebiliyor ve borç mirasçılara aktarılıyor. Bu tip durumlara engel olmak için sigorta anlaşmasını yaparken dikkatli olmak, özellikle de sigorta yapılmadan önce “Sigorta Bilgilendirme Formu” doldurulmalı ve riziko ihtimalini arttıran tüm durumları sigorta şirketine önceden beyan etmek gerekir. Bu tip durumlar herhalükarda sigorta bedelini de arttırmaktadır.
Böyle bir durumun varlığı halinde sigorta sözleşmesi kurulurken hastalığı ilişkin beyanın yapılması gerekir. Aksi durumda, beyanda kast(kasıtlı ihlal) sebebiyle poliçe yok hükmü sonucunu doğurur. Bu durum ile karşılaşan mirasçıların izlemesi gereken yol, konuya ilişkin yargılama esnasında "Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik" gereğince sözleşme kurulması esnasında yerine getirilip getirilmediğine bakılmalı, bilgilendirme Formunun yokluğu veya imzalanmamış olması halinde, herhangi bir hukuki metinde yaptırım altına alınmamış olsa bile " objektif iyi niyet kuralının " ve sigorta sözleşmesinin " azami iyi niyet akdi olmasının doğal sonucu, sigortacının sözleşme öncesi sorumluluğunun ve bunun sonucu tazminat yükümü doğabileceği üzerinde durulmalıdır.
Bilinenin aksine, kredi çekerken hayat sigortası yaptırmak zorunlu değildir. Bankalar bu durumun aksi beyanda bulunsalar bile durum bunun tam tersidir. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun ilgili maddesince; Aksine bir teamül, ticari örf veya adet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz. İfadesi yer almaktadır. Bu gibi durumlarda bankaların yapmış olduğu ısrarlara karşı kendilerine dilkeçe yolu ile bu yasa hükmünden bahsedilebilir.
Murisin kredi çekmesi ile şahsına yapılan hayat sigortası kapsamında, murisin vefat tarihinden sonra banka nezdinde olan kalan kredi borçları için banka sigorta teminatı üzerinde 1. Derece alacaktı olmaktadır. Öncelikle banka krediye ilişkin borç miktarını sigortadan temin edecektir. Sonrasında ise sigortanın teminat miktarı kapsamında geriye kalan bir bakiye değer mevcutsa bu değer tespit edilerek murisin mirasçılarına intikal etmektedir.{slider=Mirasçılara Murisin Sigortasından Geçen Kalan Tutarın Vergisel Yükümlülüğü Nedir?}Kredi çeken murisin kalan kredi borcuna ilişkin sigorta bedelinin borç tutarını aşması halinde, mirasçılara intikal eden söz konusu ödemelerden veraset ve intikal vergisi aranılması gerekmektedir.
Hayat poliçeleri ihtiyari poliçeler olup, banka tarafından verilen kredinin teminatını oluşturmak amacıyla düzenlenmesi, kredi sözleşmelerinde bu yolda konulan hükmün gereğidir. Bu sebeple, yapılacak poliçenin asgari olarak kredi borcu miktarını karşılayacak limitle düzenlenmesi esastır. Kredi borçlusunun ölmesi durumunda, murisin bankaya kalan kredi borcu yapılmış olan hayat sigortası tarafından ödenmesi gerekir. Uygulamada bu sigortalar kredi sağlayan bankalar tarafından yapılmakta olup, yapılan sigortanın asgari olarak kredi borç tutarını karşılayacak düzeyde olması gerekir. Yine aynı şekilde sigorta geçerlilik süresi gibi hususlarda banka tarafından düzenlenmektedir. Bu gibi durumlarda mirasçıların yaşayacağı sıkıntılara karşı sorumluluk, sigortayı düzenleyen bankaya aittir.
Bu konu esas temelinde bir sigorta sözleşmesini barındırmaktadır. Sigorta sözleşmeleri türk ticaret kanununda düzenlenmiş olup, görevli mahkeme tespitinde ticari iş veya ttk da direkt olarak düzenlenmiş olması, bu sözleşmeye bağlı ihtilafı doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesi gereken davalar statüsüne sokmaktadır. Fakat bu ilişki alelade bir sigorta sözleşmesi olmayıp, krediye bağlı bir sigorta sözleşmesi olduğundan bir tüketici işlemi olarak görülmektedir. Yargıtayın bu hususta ihtilaflı kararları olsada son kararları doğrultusunda bu tip ihtilaflar için görevli mahkeme tüketici mahkemesi olarak belirlenmiştir.