Mirasın reddi, kanuni veya atanmış mirasçının kendilerine geçmiş olan mirası kabul etmemek hususundaki irade beyanlarıdır. Mirasın reddi hakkına sahip olanlar, kanuni ve atanmış mirasçılardır. Atanmış mirasçı, miras sözleşmesi ile mirasçı atanmış olsa bile, mirası reddedebilir. Buna karşılık, musalehin (lehine belirli mal vasiyet olunan kişi) mal vasiyetini reddetmesine ihtiyaç yoktur, süresi içinde bunu talep etmemekle mal vasiyetinin ifasını talep hakkı düşer.
En yakın mirasçıların hepsinin mirası reddetmesi halinde miras devlete(hazineye) geçmez. Bu halde mirasın resmi tasfiyesi yapılır. Tereke borçları ödendikten sonra geriye kalan bakiye sanki reddedilmemiş gibi mirasçılara verilir.
Mirasçı iki halde red hakkından yoksun olur. Bunlardan birincisi, mirasın açık veya örtülü olarak kabulü halidir. İkincisi ise, müddeti içinde red hakkının kullanılmamış olmasıdır. Red hakkına ilişkin birinci yoksunluk sebebi hükmen red hakkında da geçerlidir.
Miras sözleşmesinin de vasiyetnameler gibi açılması mümkündür. Bu takdirde red süresi, mirasçılığın atanmış mirasçıya tebliğinden itibaren işlemeye başlar.
Mirasçı mirası reddedebileceği gibi, musaleh de mal vasiyetini reddedebilir.
Mirasın reddinin aksine, mal vasiyetinin reddi şekli şartlara tabi değildir. Ancak mal vasiyetinin reddi iki şekilde yapılabilmektedir. Birincisi, musalehin mal vasiyetinin ifasını talep hakkından vazgeçmesidir. Musaleh bunu tek taraflı bir irade beyanı ile bildirebileceği gibi, vasiyet borçlusu ile yapacağı bir anlaşma ile de bu kişiyi vasiyet borcundan ibra edebilir. İkincisi, musalehin vasiyet olunan malı süresi içinde talep etmemesidir. Vasiyet olunan mal, on yıl içinde talep olunmalıdır. Bu süre içinde talep edilmezse, musalehin talep hakkı düşer.

  • Mirasın kabulü için kural olarak beyana gerek yoksa da mirasçı ret süresi dolmadan açık kabul beyanında bulunursa ret hakkı düşer.
  • Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi içim gerekli olanın dışında işler yapan mirasçı mirası reddedemez.
  • Terekeye dahil malı zimmetine geçiren veya diğer mirasçılardan saklayan mirasçının ret hakkı düşer.

Malvarlığı, borcuna yetmeyen bir mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, kendilerine yeterli güvence verilmeyen alacaklılar veya iflas idaresi ret tarihinden itibaren altı ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesine başvurarak reddin iptalini dava edebilirler.
Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.
Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer. Bunların payından mirasın tamamının anlaşılması gerekir.
Bir şahsın kendisine kalan mirası reddetmesi miras bırakandan kendisine kalan dul veya yetim aylığını almasına engel değildir. Miras bırakanın mirası ile mirasçıların hak kazandığı dul veya yetim aylıkları farklı hukuki gerekçelere bağlanmıştır. Dul ve yetim aylıkları miras bırakanın yıllar boyu devlete yatırdığı primler neticesinde altsoyu ve eşinin üzerinde doğan bir takım haklardır. Yani bu haklar miras bırakan üzerinde doğmadan doğrudan mirasçılar üzerinde doğmaktadır. Niteliğindeki farklılık nedeniyle mirası reddetmek bu maaşları almaya engel teşkil etmez.
Hukuken miras bırakanın emekli maaşı mirasına dahil sayılmamaktadır. Bunun nedeni, emekli maaşı, miras bırakanın yıllar boyunca devlete yatırdığı primler ile hak kazandığı bir ödemedir ve miras kapsamına girmeden doğrudan mirasçılar üzerinde devam eden bir alacak hakkı olarak kabul edilmektedir. Emekli maaşı (ölüm aylığı) burada miras kapsamına girmeden el değiştirmektedir. Bu el değiştirme hususu nedeniyle ölüm aylığı miras kapsamına girmeden mirasçılar üzerinden devam etmektedir. Bu açıklanan hususlar ışığında mirası reddeden mirasçı, miras bırakanın emekli maaşını almaya devam eder.
Mal vasiyetinin reddi iki şekilde olabilir. Birincisi, musalehin mal vasiyetinin ifasını talep hakkından vazgeçmesidir. İkincisi ise, musalehin vasiyet olunan malı süresi içinde talep etmemesidir.
Mirası red süresi üç ay olup bu süre hak düşürücü niteliktedir. Üç aylık süre mirasçılığa sonradan haberi olduğu iddia ve ispat edilmedikçe mirasın açıldığı tarihten başlar. Miras ölüm tarihinde açılır. Buna göre yasal mirasçıların red süresi ölüm gününden başlar.
Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
Mirasçı, mirası ret etmeden yani ret için gerekli süre bitmeden ölebilir. Bu durumda mirasçılar, mirasbırakanın mirasını ret etme süresi içinde ret edebilirler. İkinci mirasçı her iki mirası ret edebileceği gibi birini de ret edebilir.
Türk hukuku, hukuki durumlar bakımından genel vekaletname ve özel vekaletname ayrımına gitmiştir. Vekilin yapacağı işler bakımından bazı durumlarda özel vekaletname verilmesi gerekebilmektedir. Mirasın reddi için ise özel vekaletname gerekli olmayıp, bu talep genel vekaletname yolu ile gerçekleştirilebilmektedir.
Mirası 3 aylık belirtilen sürede ret etmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız iktisap etmiş olur. Bir mirasçı, mirası ret için gerekli süreyi geçirdikten ve mirası kabul etmiş sayılmasından sonra yasaya aykırı olarak sulh hukuk mahkemesinde reddi tescil ettirmiş ise, tereke alacaklılarının bu usulsüz tescili iptal, geçersizliği hüküm altına aldırmak için, hukuki yararları olması sebebiyle dava açma hakları vardır.
Bu bakımdan ölenin eş ve çocuklarına bağlanan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bağlanan maaş mirasa dahil değildir. Bu bağlamda maaş sağlanması red hakkını kullanmaya engel değildir.